Öykümüz
Türkiye’nin bitkisel ve doğal içerikli gıda takviyeleri üretim sektörüne 15.01.2008 tarihinde katıldı Şifa Market. İlk çalışma olarak Bursa ve çevre illerde şubeleşmeye gitmiş perakende satış yapan eczane formatında mağazalar açmıştır. Bu mağaza konsepti Türkiye’de bir ilki başararak insanlara eczane havasında bir aktar kültürünü sunmuştur. Şifa Market’in bu projesi bu sektördeki rakipleri tarafından hemen taklit edilerek zaman içinde isimleri aynı, renkleri aynı, dizaynları aynı, ürün grupları aynı binlerce mağaza olamasını sağlamıştır Türkiye’de. Bunun üzerine rakiplerine birazda kafanız çalışsın be kardeşim nereye kadar böle başkalarının gölgesinde yaşayacaksınız dememiş, sektöre faydamız olduysa ne mutlu deyip yoluna devam etmiştir genç adam.
Şifa Market Türkiye’ye asıl hediyesini açılışından kısa bir zaman sonra verdi. Bu hediyenin adı www.sifamarket.com du. Türkiye’de ilk defa bir internet sitesi hastalıklara özel ürünleri gruplandırarak satışa sundu. Ve aynı zamanda hastalıklar hakkında detaylı bilgi portalı olma yolunda Türkiye deki ilk adımı attı. Bu fikir e-ticaret yapan bir siteyle bir bilgi portalının birleşmesiydi ve çok çabuk tuttu, ama gerçek aşk gibi buda çok emek istiyordu. Olsun seven nelere katlanmaz anlayışıyla tam 30 kişilik kadro gece gündüz demeden çalıştı ve halada çalışırlar ama mesai saatleri içinde.
Bu arada tehlikelerle dolu ormanda ilerleyen başı kırmızı kızın başına gelenler bizimde başımıza geldi. Her iyi şey taklit edilir ve taklitler aslını yaşatır demişler. Tamamda kardeşim bu kadarda olmaz ama, adamlar komple bizim siteyi indirip kendi siteleri gibi kurmuş. Dediğimiz en az 100 e yakın olay yaşadık, dahası bazı elma kurtları sanal ve siber alemlerde sitemize saldırılarda bulunarak genç adamın bu yoldaki azmini kırmaya çalıştılar. Ama genç adam ormanlar hükümdarın dan ve atalarından aldığı ahlak ve inançlar gereği sanal düşmanlarına onların tarzında karşılık vermeyerek ahlaksızca, yasal olmayan ve kul hakkı içeren hiç bir olaya girmemiştir. Aksine bu başına gelenleri kendisinin bir eksikliği görerek www.sifamarket.com un güvenlik duvarlarını kalınlaştırmış.Bu sayede düşmanlık edenler genç adamı aslında Türkiye’nin en güvenli sitesine kavuşturmuşlardır. Genç adamın bu yolda üç arkadaşı vardır ve onları hiç bırakmamıştır. En zor anlarda hep onlardan yardım istemiştir bu üç arkadaşının birincisinin ismi Ahlak ikincisinin ismi Çalışkanlık ve üçüncüsü Sabırdır.İşte genç adamında en büyük şansı böyle üç arkadaşının olmasıdır.Ne yazık ki ormandaki düşmanlarının da dostları vardır ama bu dostlar düşman başına derler ya işte tam onlardan. İsimleri gurur, kibir ve hırs mış. Türkiye’nin karanlık ve dolambaçlı bir yoluna benzeyen doğal ürünler sektöründe hele ki bunun e-ticaret yapılan bölgesinde öyle zamanlar yaşanmış ki,yeri gelmişken size sırlı bir olayda anlatayım, bir keresinde özel kıyafeti sayesinde insan gibi görünen bir hırsız maymunwww.sifamarket.com un içine sızmış ve şirketin tüm veri tabanını çalmış, bu verileri de ahlak,namus,haysiyetin ve delikanlılığın henüz gelmediği bir köyde yaşayan www.sifamarket.com un bazı rakiplerine pazarlayıp satmış, rakipleri bu haram lokma fırınından gelen verileri ağızlarını şapırdata şapırdata afiyetle yemiş bide üzerine keyif sigarası bile yakmışlar. Bu olaya Genç adam çok kızmış tam kılıcını alıp düşmanlarından intikam almak için kapıdan çıkarken, birden kapı çalmış ve karşısında en iyi üç dostundan ikisini görmüş, gelenler Ahlak ve Sabırmış. Çalışkanlık çalışmakta olduğu için o anda yokmuş. Sabır genç adamın omzundan tutarak demiş ki: "Üzülme evlat sakin ol, dünyada hiçbir hırsız zengin olamamıştır ve hepsinin sonu sefaletle sona ermiştir." Genç adam dostunun tavsiyesi üzerine intikam almaktan vazgeçerek yoluna düşmanlarına dahi zarar vermeden devam etme kararı almış.
Genç adamın bu kararlılığı zamanla çok işe yarar www.sifamarket.com a ayda 2.500.000 (iki buçuk milyon) tekil ziyaretçisi gelir. Bu arada genç adam geniş yürekli ya hiç düşünmez bu kadar kişi nereye sığar diye, soranlara bunun 100 katı gelse de biz gene de şikayet etmeyiz der. Ah bu orman yok mu bu orman kurtların, çakalların, tilkilerin en bol olduğu yerdir orman bitmezler kardeşim sürüsüne bereket diye dua etmiş dervişin biri zamanında bunlara. Hala genç adamın yolunu gözlerler miş bunlar, neresinden ne ısırsak ta koparsak, neyini çalsak ta karnımızı doyursak diye. Aslında bunlar genç adamı gözlemek yerine biraz çalışsalar kendi işlerine baksalar aslan gibi olurlarmış ama, yok işte bu düşünmezlermiş çünkü ormanın cadısı onlara sersemlik şarabından içirmiş. Bu şarabın etkisiyle de asla sersem olduklarını anlamazlarmış. İçinizden soranları duyar gibiyim, peki bu cadının yaptığı sersemlik şarabının etkisi geçmez mi kardeşim. Geçer tabi bunun formülünü cadı zamanında genç adama vermiş. Diyeceksiniz ki neden genç adama vermiş, cadı o kadar akıllıymış ki bu sersemlerin en iyi arkadaşlarının gurur, kibir ve hırs olduğunu bildiğinden asla hırslarını yenerek genç adama gelip bu formülü isteyemeyeceklerini bilirmiş bu yüzden bu formülü asla bulunmasın diye sadece genç adama söylemiş.
Gel zaman git zaman çalışkanlığın genç adamla ilgili ormana verdiği tavsiye üzerine orman genç adama sabrının karşılığı olarak Yeşilex isminde şifalı bir ağaç hediye etmiş. Tabi bu hediye aslında ormanlar hükümdarının mülküymüş. Henüz çok büyük olmayan bu ağacın değişik bitkilerden ve karışımlardan oluşan meyveleri varmış. Bu ağacın üzerinde ise ormanlar hükümdarının bir fermanı asılıymış. Genç adam fermanı eline alıp okumaya başlamış, fermanda, "Ey bu ağacın emanetçisi biz tüm ağaçlara fermanımızı asmışız dır ama okuyan bilir bu ağaçların gerçek değerini. Bundan böyle bu ağaç senin himayen de, bu ağacın her bir dalı ayrı bir organa her bir meyvesi ise ayrı bir hastalığa şifadır. Sen bu Yeşilex ağacının büyüdükçe artıp çeşitlenecek meyvelerini ihtiyacı olanlara ulaştır. Bunun karşılığı olarak ta ormanda ismini duymayan kalmasın.".
Genç adam www.sifamarket.com da bu meyvelerin şimdilik 150 tanesini insanlara sunmaya başlamış. Bu arada bu genç adamın düşmanları var ya hani şu sersemlik şarabından içenler onlar bu olup bitene bir türlü anlam veremiyorlarmış. Onun elindeki meyvelerin aynıları yapmaya çalışmışlar kokusunu, rengini, şeklini hep taklit etmişler ve aynılarını yapmayı bile başarmışlar, ama bir türlü insanlar onlarınkini almıyorlarmış aslında tıpatıp aynılarını yapıyorlarmış ama yinede bir türlü bunları satıp zengin olamıyorlarmış. Şarabın etkisi yüzünden de “Neden acaba?” diye de hiç düşünmüyorlarmış. Nedenini bilemedikleri bu sorunlarının çözümünü çok eskiden ona ihanet ederek kendi içlerinden kovdukları ve bu yüzden çok uzak bir yerde yaşamak zorunda kalan eski dostları Vicdan, kısa bir mektup yazarak başlarına gelenlerin nedenini onlara anlatmış. Onlara mektubunda demiş ki, “Ey benim sesimi dahi duymaya dayanamayan eski dostlarım sizler bu hayatta her şeyi kendinizin kazandığını ve sahip olduğunu sanıyorsunuz. Bilmiş olun ki tek bir pirinç tanesi dahi hükümdarın emri ve izni olmadan size ulaşmıyor o hükümdarda o kadar adaletlidir ki sizin gibi başkalarının malında mülkünde zenginlik arayanlar bu ormanda ve yakında geleceğiniz gerçek ormanda asla rahat,huzur ve bereket bulamazlar. Rızıklar ezelde tayin edildi ne kadar çabalarsanız çabalayın bir zerre dahi eksiltip azaltamazsınız, ancak bu size ayrılan rızıklara helal veya haram yoldan ulaşmayı hükümdar size bıraktı”. Mektubu okuyan bu sersemler biraz daha sersemleyip amannn beee “Bir daha mı geleceğiz bu ormana? Yiyelim içelim eğlenelim” deyip, vermeyince mabut neylesin Mahmut parkında yorgunluktan uyuya kalmışlar.
1. Bölüm Sonu
Sevgili dostlar Şifa Marketin öyküsünü anlatmaya devam edeceğiz ama sizlerin değerli vakitlerinden şimdilik bu kadarını almış olmak bize kâfi, bu şirket öykümüzü şimdi Mahmut arkadaşlarımız gerekli yerlerini değiştirerek kendi öyküleriymiş gibi anlatmaya başlayacaklar ya, veya benzerini yazmaya kalkıp beyin devrelerini yakacaklar ya bu olayın böle olacağını tahmin eden genç adam bize bir teklif yaptı ve dedi ki, Sakın ola hiçbir şeyi olamayan adamların elinden hiçbir şey almayın, Sonra ellerinde hiçbir şeyleri kalmaz ve sizi bir hiç için üzerler. Bu yüzden bırakın dağınık kalsın ne istiyorlarsa öle yapsınlar nasılsa kameralar kayıtta.
Bizi takip ve taklit etmeye devam edin. Lütfen…